Sosyal medyada işlenen suçlarla ilgili muhatap bulunamaması sebebi ile yapılan yeni sosyal medya düzenlemesi 24 Temmuz 2020 de TBMM’de kabul edildi. Bu düzenleme kimi çevreler tarafından eleştirilse de benzer yasaların ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerde de bulunduğunu hatırlatarak, yapılanın doğru ve yanlış oluşundan ziyade bizim sektörümüze artıları, eksileri hakkında bu blog yazısını yazmak istedim.
Bireysel olarak düşüncem; Ülkemiz kullanıcılarından çok ciddi oranda gelir elde eden bu platformların yapılan düzenlemeye karşılık hiçbir hareket içinde bulunmaması, olumlu veya olumsuz hiçbir açıklama yapmaması oldukça rencide edici olduğu gibi yapılan düzenlemenin belirli kesimler için çıkar amaçlı veya kişisel menfaatlere dayalı olarak haber alma özürlüğünü kısıtlama amacıyla kullanılabilir oluşu da endişe duyduğum konular arasındadır. Ancak kesinlikle bu tarz yasalara ihtiyaç var ve şeffaf bir biçimde yasaların işletilmesi gerekir.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de temsilci bulundurmayan sosyal medya şirketlerine 30’ar milyon TL yeni bir ceza daha kesildi. Geçen ay yine düzenlemeye göre 10’ar milyon TL daha ceza kesilmişti. Devam eden süreçte Türkiye’de temsilci bulundurmayan sosyal medya şirketlerine internet erişiminin kısıtlanması cezası uygulanacak. Özetle kimse geri adım atmazsa sosyal medya kısıtlaması yakında başlıyor.
Çok uzun süreler hosting ve veri merkezi sektöründe bulunmam sebebi ile yıllar içerisinde trendlerin nasıl değiştiğini de gözlemleme şansına sahip oldum. Müşterilerimize baktığımda bireysel web siteleri özellikle 2003-2010 yılları arasında oldukça revaçtayken Facebook, Twitter, Youtube gibi platformlar bireysel web sitelerinin adeta tamamını yok etti diyebiliriz. Eskiden eğlenmek için komik içerikler, komik fotoğraflar için sıkça ziyaret ettiğimiz forum sitelerinin yerini Facebook grupları, sayfaları ve Twitter hesapları aldı diyebiliriz. Herhangi bir teknik konuda bilgi almak için bir web sitesine girmek yerine otomatik olarak Youtube açıp arama kısmına konuyu yazan bir tek ben değilimdir sanırım? Bugün şirketlerimizin siparişlerinde yer alan web sitelerine baktığımızda neredeyse tamamının kurumsal web siteleri olduğunu görüyoruz. Tüm bu süreçte webmasterlar artık içerik üreterek yeterli miktarda para kazanamadığı için ya yazılım geliştirme üzerinde kendini geliştirdi yada SEO konusunda kendini geliştirdi ve kurumsallaştı.
E-ticaret konusunda da artık web hosting firmalarına olan ihtiyaç neredeyse bitti sayılır. Basit usulde veriye tabi olan ve şahıs şirketlerini göz önüne alırsak. Bu kategoriye uygun kişiler bir web sitesi kurmak yerine genellikle GittiGidiyor, Trendyol, Hepsiburada, n11 gibi platformlarda mağaza açmakta veya Instagram platformu üzerinden satış yapmaktadır. E-Ticaret platformlarının sağladığı imkanlar muhteşem ve trendler de buna göre değişmekteler.
Yeni trendler ile bir web sitesine ihtiyacının hızla azaldığı bu ortamda sosyal medyanın kapatılmasının Hosting sektörüne kesinlikle pozitif bir etkisi olacağı kesin ancak Bilişim sektörü için aynısını söyleyemeyeceğim, işler biraz karışacak. Pek çok sosyal medya yönetimi ve danışmanlığı veren işletme sosyal medyanın kısıtlanması ile adeta dükkanı kapatmış olacak diyebiliriz. Kısıtlamalar Google’a kadar ulaşırsa SEO üzerine uzmanlaşan ve kurumsallaşan ekiplerde bu kısıtlamalardan zarar görecekler.
Kimse geri adım atmazsa eğer, sosyal medya uzun yıllar boyunca ülkemizde kısıtlı halde olduğunda, iyi veya kötü pek çok klon yerli sosyal medya platformunu görmeye başlayacağız. Aynı şekilde en az 1-2 yıl içinde trendlerin de 2003-2010 yılına geri döneceği düşüncesindeyim. Yani webmasterlar eskisi gibi içerik üretmeye başlayacak, bireysel web siteleri tekrar trend olacak. Eskiden saymakla bitmeyen reklam ağı şirketleri Google AdSense karşısında yenik düştü, bugünlerde web yayıncılarının kullandığı yerli çok az sayıda reklam yayıncısı kaldı ve eğer uzun süreli kısıtlamalar meydana gelirse bu alanda da yerli çeşitliliğin artacağını düşünmekteyim.
İnternet sansürü her şekilde kötüdür. İnternet evrenseldir ve kısıtlanmaması gerekir ancak bazı durumlarda empati yaparak düşündüğünüzde siber şiddet dediğimiz özellikle kadınlar ve çocuklara yapılan zorbalık, taciz, linç kesinlikle suç sayılmalı (Zaten suçtur!) ve bu konuda adil, kitlelerin bilgiye erişimini kısıtlamadan çözüm sağlanmalıdır. Ülkemizdeki 5651 sayılı kanun hükmünce uygulanan URL kısıtlamanın teknik açıdan çok uygulanabilir olmayışı sebebi ile içeriğin direk içerik sağlayıcı tarafından kaldırılması en etkin çözüm olarak sayılmaktadır. İşte tam bu noktada sosyal medya devlerinin diğer Avrupa ülkelerinde ve ABD de gösterdiği hassasiyeti ülkemizde de oldukça önemlidir. Umarım hiçbir platform kısıtlanmadan bir çözüm yolu bulunur.